
Siyaset, bir ülkenin kaderini şekillendiren en önemli araçlardan biridir. Siyasetçiler, yalnızca oturumlarda el kaldırıp indiren figüranlar değil, halkın sesi, adaletin savunucusu ve değişimin öncüleri olmalıdır. Ne yazık ki bugün, özellikle yerel ve ulusal siyasette, suskunluğu meslek edinmiş, olan bitene kayıtsız kalan isimlerle karşı karşıyayız.
Bence susmak, ihanetin en konforlu halidir… Bir ülkede hukuksuzluk kol geziyorsa, siyasi partilerin önemli isimleri keyfi şekilde tutuklanıyorsa, adalet diye bir kavram günden güne eriyorsa, bu duruma sessiz kalmak en hafif tabirle “dalkavukluktur.” Hele ki bu suskunluk, siyasetin içinden geliyorsa, bu artık bir tercih değil, ihanettir.
Mesela; Belediye meclis üyesi olmak, sadece belirli günlerde oturuma katılıp maaş almak değildir. Meclis üyesi olmak; halkın umudu, partinin çıkardığı ses, adaletin savunucusu olmaktır. Peki ya seçmenler size “saksı” olarak mı oy verdi? Yani, sizden tek beklenen, oturup kalkıp belirli düğmelere basmanız mı? Eğer öyleyse, bu koltuk sizin değil, bir robotundur.
Tire’de özellikle CHP’li bazı meclis üyelerinin, Tire’de ve Türkiye’de yaşananlara dair tek bir eleştiri, tek bir çıkış, tek bir sosyal medya paylaşımı dahi yapmaması, içler acısı bir durum. Tire’de ve Türkiye’de adaletsizlik ve işbilmezlik varsa, oranın meclis üyeleri nerede? Partinin teşkilatına yapılan haksızlıklar, ülkede yaşanan hukuksuzluklar vb. konularda neden tek bir ses çıkmıyor?
Eğer bir meclis üyesi, kendi ilçesinde ve tüm Türkiye’de yaşananlara bile kayıtsız kalıyorsa, orada durup şu soruyu sormak gerekir: “Sizi oraya kim, ne için gönderdi?” Seçmenler, sizden “evet efendimcilik” değil, mücadele bekliyor. Sessiz kalmak, statükoya boyun eğmektir.
Siyaset, eylemsizliğin lüksünü kaldırmaz. Eğer bir meclis üyesi, partisinin maruz kaldığı haksızlıklara, ülkenin içinde bulunduğu adaletsizliğe karşı tek bir cümle kuramıyorsa, orada durup düşünmelidir: “Ben bu koltuğu hak ediyor muyum?”
Unutmayın; Sessiz çoğunluk, zamanla susturulmuş çoğunluk haline gelir. Bugün başkasına yapılan haksızlığa ses çıkarmayanlar, yarın kendilerine yönelen zulme ses bulamayacaklardır.
Siyasetçi, sözünü esirgemeyendir. Meclis üyesi, halkın sesidir; susarsa, halk susturulmuş olur. Eğer icraat yoksa istifa vardır.
Tire’deki ve Türkiye’nin dört bir yanındaki tüm meclis üyelerine sesleniyorum: Siz saksı değilsiniz. Siz değişimin ta kendisisiniz. Artık susmayın!

Aysun Uysal yazdı… Toplumun Sessiz Çöküşüne Dair

Cavit Yoldaş Yazdı… Basın Özgürlüğü ve Güç Dengesi

Resül Kara yazdı… İmamoğlu’na hançer üstüne hançer

Serkan Candaş yazdı… Gerçek delikanlılık ve adamlık, sorumsuzluk değil, sorumluluktur!

Bu Vatan Bizim, Gidecek Başka Yerimiz Yok

1 Mayıs Gelirken Adaletin ve Emeğin Zaferine Giden Yol