
Zaman, geri getiremeyeceğimiz tek şey. Her gün 24 saat verilir bize, zengin-fakir, genç-yaşlı fark etmez. Ama kimimiz o zamanı altına çevirir, kimimiz boşa savurur.
Ve işin en acı tarafı şudur: boşa geçen zaman, fark edilmeden çürütür.
Tembellik sadece yatmak değildir; ertelemek, oyalamak, üretmemek de bir tür tembelliktir. “Sonra yaparım” dediklerimiz zamanla “hiç yapamamış” olduklarımız haline gelir.
Bugün teknoloji, konfor ve hız çağında yaşıyoruz. Ama aynı zamanda dikkat dağınıklığı, sosyal medya bağımlılığı ve zaman kaybının da tam ortasındayız. Ekrana gömülüp saatler geçiyor, sonra da “zaman yetmedi” diyoruz.
Oysa çözüm basit:
Öncelik belirlemek, plan yapmak, küçük adımlarla başlamak.*
Zamanı yönetemeyen, hayatı da yönetemez.
Üretmeyen, öğrenmeyen, gelişmeyen bir birey sadece kendi hayatını değil, toplumun da dinamizmini yavaşlatır.
Tembellik kader değil.
Bir alışkanlık, bir konfor alanı.
Ama o alan, hayallerin mezarlığı olabilir.
Kalk, bir sayfa oku. Bir işi bitir. Bir adım at.
Çünkü zaman, seni beklemiyor.
*Ya sen onu değerlendirirsin, ya da o seni tüketir.

Serkan Candaş Yazdı… CHP Tire’de Üç Maymun Tiyatrosu

Serkan Candaş Yazdı… Basın PR Nedir?

Aysun Uysal Yazdı… Meyve Tabağından Eksilen, Çocukların Hakkıdır

Aysun Uysal Yazdı… Kalabalığın İçinde Yapayalnız

Aysun Uysal Yazdı… Atmayalım Dönüştürelim

Aysun Uysal Yazdı… Temiz Suya Ulaşamamak, İnsanlığın Sonu mu?