
Vatan, sadece bir toprak parçası değildir; uğruna can verilmiş, alın teri dökülmüş, dua edilmiş bir kutsiyettir. Türkiye Cumhuriyeti ise bu vatanın şerefli tapusudur. Ve bu tapunun gerçek sahibi ne saraydır, ne meclis, ne parti, ne de tek bir kişi… Bu tapunun yegâne sahibi Türk milletidir.
Atatürk, Türk milletine sadece bir devlet değil, aynı zamanda bir şuur kazandırmıştır. O’nun en temel devrimi, egemenliği padişahtan alıp halka vermekti. “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” sözü bir kanun değil, bir kader çizgisi olmuştur.
Bugün bizlere düşen görev; Atatürk’ün yaktığı bu aydınlanma meşalesini yeniden elimize almak ve her karanlıkta onu daha sıkı tutmaktır.
TAPUNUN MÜHRÜ MİLLETİN ELİNDEDİR
Devletin tapusu, Lozan’da uluslararası hukukla tescillenmiş, Türk milletinin azmiyle imzalanmıştır. Lozan Antlaşması, sadece bir barış metni değil; aynı zamanda emperyalizme karşı Türk’ün onur belgesidir. Bu belgeyi tartışmaya açmak, yalnızca hukuka değil, tarihimize de ihanettir.
Yine, terörist başlarının affı, milli kimliğin tanımı, anayasamızın ilk dört maddesi gibi konular; milletin ortak vicdanına ve iradesine aittir. Bu meselelerde herhangi bir değişiklik yapılacaksa, o değişikliği ancak millet yapar. Çünkü devletin sahibi millettir; karar da onun olacaktır.
DEVRİMLERİN RUHU HALKIN RUHUDUR
Atatürk’ün devrimleri; bir milletin yeniden doğuşudur. Harf devrimiyle milletin kalemi değişmiş, eğitim devrimiyle aklı aydınlanmış, hukuk devrimiyle adaleti kuvvet bulmuş, kadın devrimiyle toplum tamamlanmıştır. Bu devrimlerin özü, halkın iradesine saygıdır.
Bugün anayasa değişikliği tartışmaları yapılıyorsa, bu değişikliklerin ruhunda halkın sesi yoksa, o metinler yeni bir vesayet doğurur. Oysa devrim, vesayeti yıkmak için yapılır; yeniden kurmak için değil.
Atatürk, devleti “şahısların” değil, milletin iradesiyle kurmuştur. Bugün bazı kesimler devleti yeniden “şahıslara” mal etmek isterse, karşılarında suskun bir toplum değil; uyanan bir Türk milleti bulmalıdır.
BİRLİK OLMA ZAMANI
Ey Türk milleti!
Bugün geçmişe ağıt yakma değil; geçmişten ilhamla geleceğe yön verme günüdür.
Devletin tapusu senindir, karar hakkın da senindir.
Sana rağmen yapılan her şey geçersiz, seninle yapılan her şey meşrudur.
Unutma:
Millet sustuğunda, tarih başkalarının kalemiyle yazılır.
Ama millet konuştuğunda, tarih ona boyun eğer.

Aysun Uysal Yazdı… Tam Bağımsızlık İçin Zihni Özgürleştirmek

Aysun Uysal yazdı… Yoksunluğun ve Emek Sömürüsünün Gölgesindeki Küçük Eller

Resul Kara yazdı… Bir sözün peşindeki, tarihin izleri

Belediye hiçbir dönem bu kadar kötü yönetilmemişti!

Aysun Uysal yazdı… Çöp Değil, Vicdan Atıyoruz

Resül Kara yazdı… Emperyal dillerin bataklığında sözde “Kürtçe” yanılgısı