Toplumda zaman zaman sessiz, sakin ve genellikle dikkat çekmeyen insanlar görürüz. Bu bireylerin birçoğu, göz önünde olmayan bu sessizlikleri ile dikkat çekerken, yaşam hikâyelerinde çoğu zaman gürültülü ve kaotik aile ortamlarından geçtiklerini öğreniriz. Peki, bu bireylerin bu özelliklerini şekillendiren etkenler nelerdir? Ve masum çocuklar olarak başlayan bu hikâyeler nasıl büyük bir sessizliğe dönüşür? İşte bu soruların cevabını klinik psikolog Murat Abaoğlu verdi.
Murat Abaoğlu: “Aile, bireyin şekillenmesinde ve kişilik gelişiminde en önemli faktörlerden biridir. Ancak, her aile yapısı birey üzerinde farklı etkiler bırakır. Gürültülü, tartışmaların eksik olmadığı ailelerde büyüyen çocuklar, genellikle sessiz ve içe kapanık bireylere dönüşebilir. Bu durumun ardında yatan nedenler ve sonuçlar, toplumun dikkatini çeken önemli bir konudur. Gürültülü aile ortamlarında çocuklar, sürekli tartışmalar ve yüksek sesle yapılan kavgalarla büyürler. Bu tür ortamlarda, çocuklar kendilerini güvensiz ve endişeli hissederler. Özellikle sürekli tartışmaların ortasında kalan çocuklar, çatışmalardan kaçınma eğilimi gösterirler ve bu da onların sessiz ve çekingen bireyler olarak büyümelerine neden olabilir. Gürültü ve kaos içinde büyümek, çocukların duygusal ve zihinsel gelişimlerini olumsuz etkileyebilir.
Çocukların bu sessizliğe bürünmeleri, aslında bir savunma mekanizmasıdır. Gürültülü ortamlarda, kendilerini korumak ve varlıklarını hissettirmemek için içlerine kapanırlar. Bu durum, ilerleyen yaşlarda da devam edebilir ve sosyal ilişkilerde zorlanmalarına neden olabilir. Sessizlik, onların travmatik deneyimlerini aşmalarına yardımcı olan bir kalkan haline gelir.
İşte böyle bir ailede büyüyen bir çocuğun gelin sessiz isyanına birlikte kulak verelim. Bakalım bu gürültülü ailenin masum çocukları bize ne anlatıyor.
Hayat, bazen sessizliğin en derin anlamlarını barındırdığı bir sahneye dönüşür bu ailede. Ve o sahnenin köşelerinde, gözlerden uzakta, kimsenin fark etmediği sessiz kahramanlar yaşar. İşte onlar gürültülü ailelerin sessiz çocuklarıdır. Huzur arayışı, bu çocuklar için lodoslu bir fırtınanın ardından gelen derin bir dinginlik gibidir; gürültüden yorulmuş ruhlarının sessiz bir çığlığıdır aslında. Ancak onların sessizliği bir seçim değil, çoğu zaman kaçınılmaz bir yazgıdır. Hayat, onlara gürültülerin kendi seslerini bastırdığı, her kelimelerinin kargaşaya dönüştüğü bir dünya sunmuştur. Bu nedenle evde kendi dünyalarındaki sessizlik onlar için bir sığınak, huzurun ev sahipliği yaptığı bir liman olmuştur.
Hayat, sessizler için aynı anda çalındığı için birbirine harman olan melodiler gibidir; kapıların aniden çarpışı, evdeki insanların birbirine karışan konuşmaları ve dışarıdaki hayatın gürültüsü bir çocuğun hassas kulaklarında yankılanan kocaman bir karmaşa gibidir. Bu yüzden, huzur karanlık ve soğuk bir ormanda onları bu ürkütücü karanlıktan ve üşümekten kurtaracak küçük bir ateşe benzer.
Bu sessiz çocuklar kırılmış bir vazonun yeniden bir araya getirilen parçaları gibidir. Her çatlak, geçmişin bir izi, her yama kırgınlığın sessiz bir fısıltısıdır. Ne kadar kırılmış olursa olsunlar, ellerindeki parçaları toplayıp doğru yerlere yerleştirme çabası, onların direncinin ve sabrının bir nişanesidir. Çatlakları onları değersiz kılmaz; aksine, her biri geçmişini ve yorgunluklarını konuşmadan anlatır insana. İnsanları birbirinden ayırır çünkü kimse bir başkasıyla aynı şekilde kırılmamıştır. Ve en önemlisi dönüp aynaya baktığında bütün zorluklara rağmen dimdik ayakta durabildiğini gösterir bu izler insana.
Onlar bilir ki, hayat bir savaş meydanıdır ve bu meydanda en güçlü silahları kırıklarından inşa ettikleri benzersiz benlikleridir. Sessizlik, onların zayıflığı değil, kimliklerinin en sağlam temeli, en büyük gücüdür. Ve işte bu yüzden, sessizliklerinde bile haykıran bir cesaret taşırlar.
Gürültülü ailelerde büyüyen çocukların sessizliği, onların masumiyetini ve korunma ihtiyaçlarını yansıtır. Bu çocukların duygusal ve zihinsel sağlığını korumak, onlara güvenli bir gelecek sunmanın anahtarıdır. Onları anlamak ve desteklemek, daha sağlıklı ve mutlu bireyler yetiştirmenin temelidir.”